2 Kasım 2010 Salı

Doğu Karadeniz Çevre Platformu (DOKÇEP) Trabzon Gazeteciler Cemiyetinde Basın Bildirisi sundu.

Doğu Karadeniz Çevre Platformu (DOKÇEP) 30 ekim 2010 günü Trabzon Gazeteciler Cemiyetinde 'SİT Kararları ve Koruma kurullarına uygulanan baskılar ve de acele bir şekilde meclise sunulan'Tabiatı ve Biyoçeşitliliği Koruma Kanunu konusunda basın bildirisi sunmuştur.
Basın bildirisini Doğu Karadeniz Çevre Platformu adına Lelya Demirkır okumuştur.

Basın bilidirisne katılanlar soldan sağa Hazal Dilaver, Şahver Altuntaş, Leyla Demirkır, Sami Koç ve Nermin Karsan.

Basın Bildirisin tüm metni

BASIN BİLDİRİSİ


Doğu Karadeniz Çevre Platformu (DOKÇEP) üyesi STK ların temsilcileri olarak son günlerde basın ve kamu oyunda yoğun olarak gündeme gelen ‘Sit Kararları ‘ ve koruma kurullarına uygulanan baskılar ve de acele bir şekilde meclise sunulan ‘Tabiatı ve Biyoçeşitliliği Koruma Kanunu ‘konusunda kamu oyunu bilgilendirme gereği ortaya çıkmıştır.

Öncelikli sizlere; bilim camiasının ve uzmanlarının bildiği, idarecilerin bilmezden geldiği ve kamu oyunu bilgilendirmekten kaçındığı bölgenin ekolojik önemi ile ilgili kısaca bilgi vermek istiyoruz.

Koruma kurulunun koruma altına aldığı İkizdere Vadisi, Avrupa Sibirya ve İran-Turan gibi iki bitki coğrafyası bölgesi kesiştiği Kafkasya Dağları’nın güney batısında ve Dünyada korunması gerekli en önemli 200 Doğa alanından ve en kritik 25 sıcak noktasından birisi 23 nolu bölge içindedir. Havza Anadolunun 122 bitki alanından 34.sü olan Doğu Karadeniz’in merkezinde bulunmaktadır. İkizdere Havzası 100’ü aşkın endemik bitki türü (salix rizensis, campanula tridentata, campanula betulifolia, rhodothamnus sessilifolius, astragalus ovatus, centaurea urvilli, papaver laterium, centaureaaap pendicigera ve eylamen parviflorum vd.) yanında dağ horozu, dağ alabalığı, dağ keçisi gibi tehlike altındaki hayvan türleri ve Karadeniz alabalığı, dere alabalığı, dağ alabalığı gibi dünyada sadece Araklı ve doğusundaki akarsularda yaşayan balık türlerinim en önemli yaşam ortamıdır. Havza bitki, memeli, kuşlar, balıklar açısından hem karasal ve hem de sucul ekosistem açısından da son derece önemli bir bölgedir.

Dünya ölçeğinde önemli bir bölge olan Doğu Karadeniz’in en kritik alanlarından birisi olan İkizdere Havza’sının bir kısmı ekolojik önemden dolayı koruma altına alınmıştır. Çevreyi korumakla görevli çevre bakanı, kararın iptali için koruma kuruluna dava açacağını beyan ederek 2008 yılından bugüne İkizdere Vadisi ile ilgili gerekli inceleme ve kurumsal görüşmeler yapan ve bölgenin korunması için gerekli bilimsel gerekçeleri hazırlayan Trabzon Kültür ve Tabiat varlıklarını Koruma kurulu özelinde tüm koruma kurallarına haksızlık yapmaktadır.

Yürütmenin başı olan devletin güvenirliğini sağlamakla yükümlü yöneticilerimiz kamu görevi gören kurumlar ve hukukun üstünlüğünü halkın gözünde küçük düşürmekle ve devletin saygınlığını zedelemektedir. Bu anlayış ve tutum 87 yıldır demokrasi ile yönetilen Türkiye Cumhuriyetine yakışmamaktadır.

İkizdere’nin Fırtına havzasından ya da koruma altına alınan havzadaki dünyaca ünlü Anzer Bölgesi’nin Cimil’den ya da Ovit’ten ekolojik olarak daha önemsiz olduğunu sayın çevre bakanı hangi bilimsel belgeye dayanarak ortaya koyarak koruma kararına itiraz etmiştir.

Koruma Kurulunu geç kalmakla ve yatırımların önünü kesmekle suçlayan sayın başbakan, Giresun’dan Artvin’e tüm Doğu Karadeniz’i kapsayan çok geniş ve dağlık bir çalışma alanına hizmet veren Trabzon Bölge Kurulunun, korunması gereken alanları inceleyebilmesi için kendisine ait hiçbir ulaşım aracı olmadığını, ekolojik ve tarihi değer tespit ve değerlendirme çalışmalarına kamu kurumlarından rica minnetle temin edilen araç veya çoğunlukla şehirler ve ilçeler arası otobüs ve minibüslerle gidebildiklerinden haberi yok mudur?

Yetersiz uzman, mekan ve ekipman altyapısı ve de hiç olmayan ulaşım aracı ile kurulun verimli ve beklenen yeterlikte çalışamayacağını idarenin başı olan sayın başbakan, kurulların bağlı olduğu Kültür Bakanı, alınan karara itiraz eden çevre bakanı bilmiyor mu?

Kamu oyu huzurunda sormak istiyoruz. Neden Koruma kurullarına ihtiyaç duyulan yeterli imkan ve ulaşım aracı sağlanmıyor. Acaba amaç kurulların çalışmalarına ve de bilimsel gerçeklere dayalı koruma kararları almalarını geciktirmek ve de engellemek midir?

Uzun zamandır ülkenin her vadisinde sürdürülen HES’lere karşı mücadeleler bilim ve hukukun üstünlüğü hakim kılındığında doğru sonuçlar alınmaktadır. Çevrecilerin önderliğinde süren ve halkın katılımı ile devam eden eylemler ve koruma amaçlı başvurular, yapılan bilimsel incelemeler sonucunda İkizdere vadisinin sit alanı olması ile noktalanmıştır.

İkizdere Havzasının bir kısmının korum altına alınması her yerde HES yapılamasına onay veren Çevre ve Orman Bakanlığını harekete geçirerek, hazırlıkları süren ‘Tabiatyı ve biyolojik çeşitliliği koruma yasa taslağı’nı hızla TBMM’ne sunulmasını sağlamıştır.

Yeni yasa mevcut hali ile çıktığı gün, ülkenin tamamındaki doğal SİT (Milli Park, tabiat alanı vd.) yada koruma alanlarının tamamının koruma statüsü iptal olacaktır. 87 yılda belirlenen binlerce SİT bir günde iptal edilmiş ve yıllarca sürecek yeniden incelemeyi ( incelemeyi 14 ü kamu idarecisi 4 ü bilim adamı ve 2 si STK üyesi olan kurul yapacak. Sonucunda gerekli görülürse ??? koruma devam edecek. Yasa taslağına göre milli park ve sit alanları ortadan kalkıyormuş. TBMM’e sunulan yasa çıkarıldığında tüm korum alanları HES, Maden vd. doğal yapıyı yok eden uygulamalara ve talana maruz kalacaktır.

Bütün dereleri bent ve duvarlar ile örecek enerji yatırım girişimleri en son Trabzon TMMOB ve DSİ’i müdürlüğünün yaptığı açıklamalar ile su yüzüne çıkarılmıştır. Gelecek nesillerden de yaşanabileckleri bir doğa kalması için Trabzon Kültür Tabiat Koruma Kurulu’nun verdiği kararları çok önemli buluyoruz ve destekliyoruz. Aynı zamanda bu kararın diğer derelerde, vadilerde ve hassasiyet taşıyan doğal alanlarda örnek teşkil etnmesini istiyoruz.


DOKÇEP


(DOĞU KARADENİZ ÇEVRE PLATFORMU)

Leyla DEMİRKIR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder